26 Aralık 2009 Cumartesi

Edebiyat, kitap okuma notları; İkinci yazı

Değerli izleyici,

Okuma notları ile, bir tür ‘karalama’ taslaklarıyla dolu bir kitap var önümüzde. Bu ‘karalama’ kara çalma anlamında hiç değil.

Edebiyat derslerinde, ‘şu konuda el çabukluğu ile bir karalama yaz,’ diyen öğretmenler vardı. Şöyle ki bir solukta bir ders sırasında ‘çırpıştırılmış’ ve öğretmenin önüne çıkarılmış bir özet taslağı bu anlamdadır. El alıştırmak için yazılan taslak yazı, diyelim buna.

Halk arasında ‘kara çalma’ diye kullanılan konum çok farklı bir şey.

Bu tür hızlıca okuma notları her kitabın kenar boşluklarında olabilir.

Bazı okurlar bunu seve seve yapar. Dünyanın her yerinde karşımıza çıkabilir bir durumdur bu. Bir irdeleme, bir yaklaşım, okunan parçayı bir kendince çözümleme denemesi denilebilir bu ara notlara.

Ben Hindistan'da Varanasi/Benaras’da ya da Guatemala Antigua kentinde yaşadığım günlerde bu tür karalamalarla sayfaları dolu kitaplar gördüm, sırt çantalı parasız gezginlerin konak yerleri olan üçüncü, dördüncü sınıf posado/pansiyon lobilerinde. Her dilde kitaplar okunmuştur ve karalama notlarıyla son bir posado lobisinde, sırt çantasındaki ağırlık hafiflesin diye, oraya bırakılmıştır. Oradan ayrılırken de daha önce bırakılmış bir başka kitap alınır. İşte böyle...

Sayfa altı ya da yan boşluklarda ilkin yazılmış, sonra kimi yerleri karalanmış bu tür izlenimlerle elimize geçen bir yapıt var. ‘Pera da İstanbul,’ bir denemeler toplamı. Bu yapıtı sahaflarda bulduk. Kitabın ilk sayfalarında boşluklar bir hayli çiziktirilerek; not bir, not iki gibi ara başlıklarla doldurulmuş. İlgimizi çekti.

Okuyabildiklerimizi birlikte izleyelim. Farklı bir gözlemcilikle yaklaşılan bu konuya kısaca bir başlangıç olarak birlikte bakalım. Sonra bunu sürdüreceğiz...
Sevgi içtenlik...

Tekin Sonmez,
Stockholm, 26 Aralık 2009

“Pera’dan söz açılınca buranın dillere destan yeraltı kentleri, Galata şarap mahzenleri, konak, şato ve surlarıyla feodal beyleri ve üzüm bağları unutulur. Hiç bilinmeyen bir Galata ve Pera ise bu ayrıntılarda gizlidir,’ diyor yazarımız. Şunu anladım, Pera ve Galata’da yeraltı şehirleri var.. mış. Doğru mu? Neden olmasın ki!”

Bu ilk tümceyi kırmızı kalemle çerçeve içine almış ve hemen yan boşluğa ilk düşüncelerini karalamış. Diyor ki, hemen sayfa alt boşluğunda; “çağrışım metaforu.. karşılaştırma.. iki ayrı cevheri aynı mihenk taşına sürmek.. o iki farklı şeyi bu mihenk taşında görmek..”

Sürüyor biraz ötede; “Yazarımızın böyle bir şeye hakkı var mı, bu başka bir konu. Daha ilk satırda ‘Pera, dillere destan yeraltı kentleri sahne alıyor. Neden Pera ve Galata? Özel bir hedefi mi var yazarın? Bunu kısa yoldan anlamam zor! Neden zor? Bir sahne açılıyor okurken sanki! Aşağıda karşılaştırmaya hazırlık olsun diye saklanan ilk soru burada. Çünkü Galata şarap mahzenleriyle, ikinci bir çağrışım var.

“Bu sahne bir tiyatro ya da Opera sahnesi olabilir mi? Sonunda anladığım kadarıyla benim hayal perdem ne ise o kadar büyük düş temaşası yapıyorum. Diyor ki; ‘Her insanın ayrı bir bellek dağarı.. özel yaşamı..' vesaire..vesaire.. vardır.

"Ne demek? Okur olarak ben ne isem o kadar, Pera ve Galata var.. hiç olmayabilir de.. doğru mu? Okumaya devam edeceğim. Bakalım yazarımız beni nereye sürükleyecek...”

This monument was built in 1314 by Geneose/Bir Cenevizli yapı (1314) konut, mimarlık kalıtı, Galata/İstanbul. Foto: Tekin SonMez

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder